Neden Doğadan Materyal Toplamamalıyız?
Neden Doğadan Materyal Toplamamalıyız?
Doğa, içerisinde sayısız canlıyı barındıran bir ekosistem olarak pek çok canlının yaşam alanını oluşturur. Gözlemler yaptığımız ortam olmasının yanı sıra çocukların çeşitli etkinlikler yapabilmesine olanak sağlayan doğal alanlara karşı dikkatli olmak gerekir. Çevresel farkındalıkların kazandırılabileceği çeşitli etkinlikler hem bilişisel hem de duygusal gelişim açısından önemlidir. Ancak doğa etkinlikleri sürecinde, doğadan çeşitli materyaller toplamak ekosistemin bütünlüğüne karşı zararlı durumların oluşumuna yol açabilmektedir. Sıkça yapılan hataların başında doğadan materyal toplamak gelir. Bitki, taş, yaprak, çiçek gibi nesneleri doğadan almak olağan akışa karşı bozulmaları meydana getirebilmektedir.
Çocuklara doğaya karşı bilinç kazandırma ve çevresel farkındalık oluşturma anlamında neler yapılması gerektiği kadar neler yapılmaması gerektiği de aktarılmalıdır. Doğayı öğrenmedeki temel amaç doğaya zarar vermeden çeşitli etkinliklerin oluşturulmasını sağlamaktır. Neden doğadan materyal toplamamalıyız? konusunda yaratılacak olan farkındalık, doğru bir yaklaşımın temelini oluşturur.
Bitkilere Zarar Verir
Bitkiler, doğada en çok bulunan ancak çoğu zaman doğa etkinliklerinde bilinçsiz şekilde yaklaşılan canlılar kategorisinde bulunurlar. En temel canlı gruplarından biri olduklarından dolayı ekosistemdeki rolleri hayati düzeyde olan organizmalar olarak tanımlanırlar. Yeşillik ve görsel güzellik açısından etkileyici olsalar da, bitkilere karşı yaklaşımın doğru olması önemlidir. Bitkilerin doğal yaşam alanlarına girildiğinde onlardan dal koparmak, çiçek koparmak ya da yaprak koparmak gibi zararlı davranışların engellenmesi gerekir. Çocuklara bu bilinci aktarmak için bitkilere zarar vermenin sonuçlarının neler olabileceğinin anlatılması kritik bir bilgi paylaşımını oluşturur.
Bitkilere zarar verici davranış olarak koparma işlemleri sonucunda hastalıklara karşı bitkilerin direnci önemli seviyede azalır. Doğal üreme döngüsünün de bozulmasına yol açan bu durumda bitkilerin çoğalmasının önüne geçilmiş olur. Bitkilerin tohum üretmesinin engellenmesi ekosisteme verilebilecek en büyük zararlardan biridir. Türlerin devam etmesine yönelik tehdit oluşturduğundan dolayı bitkilerden kesinlikle parça koparılmaması gerekir.
Örneğin bir çocuk oyun oynarken doğal ortamından kopardığı bir çiçek nedeniyle sadece bitki bu durumda etkilenmekle sınırlı kalmaz. Çiçeği besleyen polen taşıyıcısı olan böcekler, çiçeğin yaşadığı bölgedeki mikroorganizmalar ve topraktaki besin döngüsü etkilenir. Bitkilerden materyal almak yerine çocuklar sadece dışarıdan gözlem yapmalıdır. Fotoğraf, çizim yapma gibi etkinlikler bitkilere karşı hem zarar verici etkileri önler hem de çocukların doğayla etkileşimini arttırır. Bu yöntem sayesinde çocuklar doğayla olan etkileşimlerini korurlarken aynı zamanda doğaya zarar verme riski olan faktörlere karşı bilinç kazanırlar.
Taş ve Toprak Altı Ekosisteminin Bozulmasına Yol Açar
Taşların ve toprağın altında bulunan katmanlar; küçük, hatta gözle görünmeyen ekosistemleri barındırırlar. Taşların kaldırılması ve toprağın kazılması gibi durumlarda, bu bölgelerin altında yaşayacak böcekler, solucanlar gibi canlıların yaşam alanı tahrip edilir. Çocukların bu tür müdahalelerle uygulamalar yapması ekosistem üzerinde zincirleme olarak olumsuz etki yaratır. Taşların altında yer alan gölge, nem gibi faktörlerin zarar görmesi toprağın canlı kalmasını sağlayan faktörleri ortadan kaldırır. Bu doğal ortamın oluşumunun yıllar boyunca devam eden bir süreç sonucunda oluşuyor olması durumunda insan müdahalesiyle gerçekleşen bozulmayla döngünün tekrar başlamasına neden olur.

Doğayı keşfeden çocuklar için taşların kaldırılarak altındaki toprağa müdahale etmemeleri konusunda eğitim verilmesi gerekir. Hayal gücünün çocuklarda oldukça gelişmiş olması nedeniyle bu bölgelerde olan yaşam alanlarını merak etmeleri olağandır. Doğaya zarar verilmesini engellemek için, gerçekleştirilen doğa etkinlikleri sırasında çocukların yaratıcılıkları farklı yönlendirmelerle desteklemek doğru yöntemdir. Örneğin; çocukların büyüteç gibi yardımcı ekipmanlarla taşın altını kaldırmadan taşı ve toprağı incelemeleri, not almaları sağlanması yaklaşımı benimsenebilir bir seçenektir. Bu yöntemle çocuklar ekosistemdeki canlıların değerini öğrenme konusunda temel seviyede eğitime sahip olurlar.
Hayvanların Yaşam Alanlarının Zarar Görmesine Neden Olur
Doğadan materyal toplamak, hayvanların yaşam alanlarını da doğrudan etkiler. Doğadan toplanan materyaller nedeniyle küçük canlıların yaşam döngüsünde oluşan zararın telafisi olmadığından dolayı besin zinciri etkilenir. Birçok kuş türü için çiçekler, yapraklar yumurtalarını bırakma alanı olarak kullanılır. Arıların çiçeklerden polen toplaması gibi besin zincirinin alt kısmında yer alan canlıların yaşadığı etkilenme durumu nedeniyle ekosistem bütünlüğünde tehdit oluşur.
Memeli ve sürüngen canlılar da, doğadan toplanan materyaller nedeniyle kendilerine serinleyecek alan bulamayabilirler. İnsan müdahalesinin oluştuğu durumlarda hayvanların doğal alanları bozulduğundan dolayı strese girmeleri de olası sonuçlardan biri haline gelir. Sıcaklık değişimlerinden korunamamaları durumunda doğada hayatta kalmaları önemli derecede etkilenir. Bu nedenle çocuklara doğada sadece gözlem yaparak, doğadan materyal toplamadan etkileşimin kurulması gerektiğini öğretmek ekosistemi uzun vadede korumak için önem arz eder.
Organik Madde Döngüsünün Tahrip Olması Gözlemlenir
Doğadan materyal toplamak sadece bitki ve hayvan yaşamını etkilemekle sınırlı kalmaz. Doğada yaşanan doğal döngülerin bozulmasına da yol açar. Toprakta biriken yapraklar, ölü bitkilere ait materyaller mikroorganizmalar için besin kaynaklarını oluşturur. Toprağın da verimli kalmasını sağlayan bu döngü canlıların doğal yaşam alanının korunmasında büyük öneme sahiptir. Organik madde döngüsünü oluşturan materyallerin doğadan toplanması durumunda dönün oluşumu aksar. Toprağın besin dengesi olumsuz etkilendiğinde yeterli verimlilik oluşmaz. Bitki örtüsünden ya da doğrudan toprakta alınan materyallerin yerinin doldurulması çok uzun sürdüğünden dolayı toprağın yapısında bozulmalar görülür. Suyun tutulma kapasitesi azalır. Sonucunda da mikroorganizmaların yaşam alanları yok olur. Çocuklara doğadaki organik madde döngüsünü gözlemleyerek göstermek, doğaya zarar vermeden öğrenmenin en etkili yollarından biridir.
Su Kaynaklarının Olumsuz Etkilenmesi
Su kaynakları canlı yaşamının devam edebilmesi için çok önemlidir. Göletler, dereler ve küçük su birikintileri gibi alanlar pek çok canlının doğal olarak yaşamını sürdürdüğü bölgelerdir. Suyun temiz kalması için, su çevresinde bulunan her canlı büyük öneme sahiptir. Doğal dengelerin korunması açısından bu çevrede yaşayan hiçbir doğal materyale müdahale edilmemesi gerekir.

Çocuklar için bu bölgelerde en iyi yaklaşımın su kaynaklarına ve su kaynaklarının çevresine dokunmadan suyun içerisinde yüzen bitkileri incelemek, çevreyi incelemek şeklinde gözlem yapmaktır. Hem eğlenceli hem de çevreye zarar vermeden gerçekleştirilen bu etkinliklerde su kaynakları olumsuz etkilenmez.
Doğadan Materyal Toplamadan Doğa Etkinliği Yaklaşımı
Çocuklar doğayı öğrenirken doğal bir meraka sahiptir. Doğadan materyal toplama gibi yaklaşımlar bu süreçte tüm canlıları ve su kaynaklarını etkilediğinden dolayı buna karşın etkinlikler gözlemlemeye yönelik benimsenmelidir. Doğadan direkt olarak materyal toplamanın ekosisteme verdiği zarar küçük canlıların yaşamını tehdit eder. Çocuklar bunun yerine etkinlik olarak fotoğraf çekme, çizim yapma, gözlem yapma, sesleri kaydetme gibi doğal dengeyi bozmayacak etkinliklere yönlendirilebilirler. İşlevsel farkındalığı arttıran tüm bu seçenekler aynı zamanda doğayı korumaya yönelik bilincin artması gibi olumlu etkiye sahiptir.
Doğa, çocuklara sınırsız keşif yapabilecekleri bir dünyanın kapısını açar. Ancak bu keşif sürecinde doğadan materyal toplama gibi etkinlikler doğaya zarar verebilir. Küçük yaşlarda bu bilince sahip olmak, gelecekte daha sürdürülebilir bir yaşam biçiminin temellerini atar. Çocuklar toplama yerine gözlem becerileri edinerek doğaya saygılarını korurlar. Böylece kendi meraklarını doğada zaman geçirdikleri süreç boyunca güvenli şekilde tatmin ederler. Çevre bilinci pekişmiş olan çocuklar ekosisteme karşı sorumlu bireyler olarak hayatlarını sürdürürler. Yetişkin oldukları dönemde de bu bilinci korumaya devam ederler.